KIRAN DA OLSA KIRIL DÜŞ FAKAT EĞİLME SAKIN

31 Ocak 2010 Pazar

Muammer Aksoy'un katledilişini unutma!

Atatürkçü Düşünce Derneğinin kurucusu, Türk Hukuk Kurumu ve Ankara Barosu başkanlarından Muammer Aksoy'u 31 Ocak 1990'da evinin önünde katletmişlerdi.

ABD'siz NATO'suz askeri darbe olmaz!

Bugünkü Cumhuriyet gazetesinde Leyla Tavşanoğlu'na söyleşi veren Korutürk ve Evren'in basın danışmanı Ali Baransel,ABD'siz ve NATO'suz askeri darbe olmayacağını belirtti. 12 Eylül'den önce ABD hava kuvvetleri komutanının yaptığı ziyaretleri anımsatan Baransel, "12 Eylül harekatından bir süre sonra Yunanistan NATO'nun askeri kanadına alındı.Bunlar işaretlerdir. Türk aydınının olaylar arasında bağlantı kurma becerisi mutlaka vardır.Bunlardan bir sonuç çıkarılması mümkün" diye konuştu.

30 Ocak 2010 Cumartesi

Emin Hoca aramıza hoşgeldin!

Sakarya Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü Öğretim Üyesi İpsiz Receb'in torunu Sayın Emin Gürses'in tutuklu bulunduğu Silivri Cezaevi'nden bugün serbest bırakıldığını öğrenmiş bulunuyoruz..Aramıza Hoşgeldin Emin Hoca !

Sıcak bir merhaba...

Kadıköylü gençlik ülkesinin geleceğinde kenarda kalmaması gerektiğinin bilincine varıp Namık Kemal’ler gibi:
“Felek bin türlü esbabı cefasın toplasın gelsin
Dönersem kahpeyim millet yolunda bir azimetten”
diyerek yola çıktı. Buna vatan kaygısıyla seferi oldu da diyebiliriz.
Umudun bu güzel yüzünden etkilenmemek mümkün mü? Umutsuzluğun o içe sıkıntı veren boğucu havasının, bir anda çocuk kahkahaları eşliğinde güneş ışıklarıyla dağılmasından etkilenmemek mümkün mü? Bu coşkunun içine çekilmeyecek bir yurttaş düşünülebilir mi?
Onlarda biz, haksızlığı kabul etmeyen, düşündüğünü saygısını yitirmeden belirtirken ezilip büzülmeyen bir ruh görüyoruz. İşte bu blogu Kadıköylü bu gençlik çıkarıyor. Kadıköy’ün kafaca ve bedence genç olan insanları…
Onlar, güzel ülkemizin çıkarı için kapsayıcılığı ve dönüştürücülüğü meslek edindiler. Onlar, bizim şu anda “kedinin ciğere baktığı gibi izlediğimiz” karşılıksız emek erleri. Aynı zamanda karşılıksız emeğin mimarları… Ancak ufku açık olanın eli açık olabilir. Bir tarih bilincine sahip olduklarına göre diyebiliriz ki bunlar vericiler ordusundan başka bir şey değil.
Bu gençliğin Kadıköy’ümüzün dolayısıyla canımız Türkiye’mizin hiçbir sorununa kayıtsız kalamayacağı açık. Çünkü onlar Kadıköy’ümüzün geleceğinin de canımız ülkemizin geleceğiyle bağıntılı olduğunun farkındalar. Tıpkı bireyin kaderinin tüm toplumun kaderine yani esenliğine bağlı olması gibi…
Kadıköylü gençliğin vatan kaygısıyla yola çıktığını belirtmiştik. Öyleyse tam bağımsızlığına düşkün bu gençlik Kadıköy’ün bütün sorunlarını bu ilkeye bağlı olarak değerlendirecek, Kadıköylünün düşüncelerini de bu hedef ilkesi doğrultusunda etkileyecektir.
Onlar, kenarda köşede, sokakta kalmış, itilmiş, aşağılanmış, kısacası adam yerine konmamış, yaşamın sillesini yemiş, uçurumun başındaki gönlü kırık kimselerin sesi olacaklarını belirtiyorlar. Toplumlarının çıkarı, vatanlarının bağımsızlığı ve bütünlüğü için bütün zorlukları sırtlanmaya ve aşmaya yemin etmişler. Gönül gönüle, can cana, omuz omuza vererek her şeyin düzeltilebileceğini belirtiyorlar. Umudun sesi bu… Çıkar gözetmeyenlerin sesi… Hepimizin imrendiği…
İşte Kadıköylü, bu vericilerin blogu… Başka söze gerek yok. Öyleyse hoş geldi safa geldi…